Sembol Tanımı

embol, antik Yunan kültüründe, asli ve özel anlamıyla, kilden yapılma olup, iki parça halinde kırılmış bir kabın antlaşmış iki kişi arasında pay edilen kırık parçalarını ifade etmekteydi. Antlaşmanın geçerli kılınması için, antlaşmış ya da hak sahibi iki kişiden her birinin iki kırık parçayı birbirine mükemmelen oturtması gerekiyordu. Mecazi anlamda sembole, aynı anlamın iki ayrı temsilini birbiriyle irtibatlandıran bütün de denebilir. Buradan yola çıkılarak, sembol kavramı, içerdiği gizli anlama bağlı olan işitsel ya da görsel öğeye indirgenmiş bulunmaktadır. Sembol, göstergebilimde (semiyoloji) anlam taşıyan bir temsildir, bir tasvirdir. Bu, yananlamın, benzerliğin ifade edilmesini gösteren bir sistemdir. Ayrım, ilişki veya birleştirme işlemleri birey ya da bir topluluk için bir anlam oluştururlar. Sembol, böylece, beş duyu ile algılanan görünür realiteden yola çıkılarak, görünmez realitelerin keşfini sağlar. Sembolün simgelediklerinin (anlamlarının) birliği birbiri içinde erime veya karışım tarzında değil, üst üste eklenme (sumbolh) tarzındadır. Görünür unsur ile görünmeyen unsur bir bütün oluştururlar ve biri olmadan diğeri anlaşılamaz. Georg Friedrich Creuzer sembolü “biçim ve varlık arasında ya da ifade ile fikir arasında” aracı olarak görür. ( R. Alleau, De la nature des symboles, Paris, Pont-Royal, 1964, sayfa 20)

Giderek sembol, örtülü benzeşim yardımıyla, çağrıştırdığı mevcut bulunmayanlarla, daha doğrusu soyut olanlarla birlikte tüm realiteyi belirtir hale gelmiştir. Sembol böylece, mevcut bulunmayanın ve ne algılanabilir ne kavranabilir olanın bir temsili, bir tasviri durumuna gelmiştir. Böylelikle, tüm sembolik sistemler fikirleri, kavramları ifade etmeye çalışırlar. Düzgünün (code) tekanlamlı olmasının aksine, bulunduğu temsiller sistemine göre anlaşılabilen sembol, çokanlamlıdır. Freud’çü psikanalizde bu sistem, özellikle oidipus kompleksiyle yapılanmış bireysel geçmişteki eğretileme kurallarının uygulanmasından ve bilinçdışının düzenlenmesinden hareketle işler. Carl Gustav Jung’un kolektif bilinçdışı denilen evrensel bilinç ya da ortak hafıza varsayımına göreyse, bireysel semboller kolektif bilinçdışının varlığını gösterirler, kolektif bilinçdışı yoluyla evrensel olur ve bu yolla arketipler haline gelebilirler.

Bir sembol iki öğe arasında bir bağ kurar. Sembol, sembolik sistemin ve simgelenenlerin benzeşim unsurlarına sahip olabildikleri zihinsel temsil yoluyla “işaret eden” rolünü oynar, Güneş-Ay ikilisinin erkek-kadın, ışık-karanlık, doğru-yalan, hakiki olan-sahte olan ikilisini temsil etmesi örneğinde olduğu gibi.
Sembol, günümüzde, iki öğenin arasındaki uygunluk bakımından, kimi zaman, alegori (istiare), mecazı mürsel, amblem, işaret, ikon ve fetiş ile hemen hemen eşanlamlı olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Gözleri bir kumaş parçasıyla örtülmüş, terazi taşıyan kişinin “adalet” anlamına işaret etmesindeki istiare buna örnek olarak gösterilebilir.

Sembol sözcüğünün kökeni eski Yunanca’daki “bir araya getirmek, birleştirmek, bütün haline getirmek, takas yapmak, birbiriyle karşılaştırmak, açıklamak” anlamlarına gelen sumbalein (symballein) fiilinden türetilmiş, syn ve ballein sözcüklerinden oluşan sumbolon sözcüğüdür. Sumbolon, bir nesnenin kırık iki parçası idi. Bu kırık parçaların mükemmelen bir araya getirilmesi kökenlerinin ortak olduğunun ispatlanmasını gösteriyordu ki, bu da “çok emin bir şekilde bilmenin işareti” demekti.

Sembol terimi 1380’de ortaya çıkmıştır. Sonradan, giderek, lisan ve mimik dili gibi soyutlama biçimleri taahhüt, mukavele, antlaşma, vaat, kontrat, barış gibi bazıları mühürle yapılan temsil etme gibi işlevlerinde nesnelerin yerlerini aldılar (örneğin, el sıkışmanın anlaşma anlamına gelmesi).

Şu halde, bu anlamda bir sembol, soyut ya da doğaüstü bir realiteyi temsil etmeye yönelik olan algılanabilir bir nesnedir. Sembol görünür ve görünmez olan ifadelerin arasındaki kıyaslamada görünür olan ifadedir.

Geniş bir kullanım alanı olan semboller çeşitli şekillerde sınıflandırılırlar. Niteliklerine göre, biçimsel semboller, sayısal semboller, renklerle ilgili semboller, doğadaki canlı sembolleri, cansız nesnelerden oluşan semboller, kişi ve kişiliklerle ilgili semboller ve olaylarla ilgili semboller olarak sınıflandırılır. Alanlarına göre sınıflandırılmaları halinde çok geniş bir yelpaze oluştururlar (dinî semboller, sanatsal semboller, siyasi semboller, bilimsel semboller, ezoterik semboller, askerî semboller, trafik işaretleri vb.).

Bilimlerde kullanılan semboller genellikle ölçüyü ifade etmeye yararlar. Bir değeri, bir varlığı ifade etmeye çalışırlar. Dolayısıyla tekanlamlı olan bilimsel sembollerin alamet kavramıyla karıştırılmaması gerekir. Bilimsel semboller tür ve sayı olarak değişmezler ve asla kısaltılamazlar. Fizikteki semboller özel bir isimden türetilmedikleri takdirde küçük harfle yazılırlar.

Dinsel sembollere örnekler [değiştir]
Bilimsel sembollere örnekler [değiştir]α, β, γ… açı
V………. hacim,volt
T………. zaman
v ………..hız
m ………kütle, metre
Ezoterizm’de sembol [değiştir]Ezoterizm, okültizm, mistisizm ve teozofideki sembol kavramı sembol sözcüğünün modern kullanımdaki anlamlarından yalnızca birini içerir: Bir şeklin göründüğünden daha farklı bir anlam taşıması, ezoterik bakımdan, bir sembol olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir; ezoterik geleneğe göre, herhangi bir şeyi ifade etmek üzere kullanılan her simgeye, her temsile, her işarete, her tasvire sembol denilmez.

Örneğin bir bilgisayar şirketi, reklam için hazırladığı bir broşüre, bir kartvizite bir beyin ve bir klavye çizimini amblem olarak koyabilir; fakat bu bir amblemdir, sembol değildir, bir ilhama dayalı olarak oluşturulmamıştır ve içeriğinde hiçbir evrensel bilgiyi gizlememektedir. Evrensel hakikatlerin, evrendeki ilke ve yasaların keşfinde birer araç olan ve kişiye “doğa-üstü” denilen âlemi anlama, kavrama olanağı sunan sembollerin hiçbiri keyfi olarak oluşturulmamış, keyfi olarak seçilmemiştir ve genellikle doğaya, doğal örneklere dayalıdırlar. Sembollere daha çok, eski uygarlıklara ait eserlerde çizimler, kabartmalar, freskler ve heykeller olarak, mitolojilerde, masallarda, inisiyatik ve kutsal metinlerde ise sözcük ve kavramlar olarak rastlanmaktadır. Sembol sözcüğünün kökeninin eski Mısır dilinden Grekçe’ye geçmiş symbolon sözcüğü olduğu ileri sürülür. Bu ismin fiili symballein olup, “birlikte tartışmak, birlikte birleştirmek, bir arada toparlayıp bağlamak” anlamlarına gelir ve sözcük Latince’de symbolum biçimine dönüşmüştür. Sözcük Latince’den Fransızca’ya ve oradan da Türkçe’ye geçmiştir.

Sembollerin çokanlamlılığı

Sözcükler bir sembolün anlamını ya da anlamlarını ifade etmek için gerekli olmakla birlikte, sembolün anlamını gerçek değeriyle ifade edemezler ve yapılan sözlü açıklamalar ve yorumlar sembolün tümüyle çözüldüğü anlamına gelmeyebilir. Zaten ezoterik ya da evrensel denilen gerçek semboller genellikle tek anlam içermezler. Bir sembolün çok anlamlılığı bir sözcüğün birbirine eş düzeydeki birçok anlama gelmesi gibi değildir; çok anlamlı bir sembolün içerdiği anlamlar aşağıdan yukarı doğru yükselen bir kademelenme, bir başka deyişle gitgide derinleşen bir derecelenme gösterirler. Semboller objektif olmakla birlikte, içerikleri bakımından büyük bir sübjektiviteye sahiptir. İnsanlar kavrayış, anlayış, zihinsel yapı, idrak, şuur ve seziş bakımından farklı farklı olduklarından bir sembolün anlamını idrak etme dereceleri de doğal olarak farklı farklıdır. Sembol ortadadır; fakat onu herkes o anki gelişim düzeyi oranında anlar. Kuşkusuz varlık geliştikçe o sembolün yüksek anlamlarının da farkına varacaktır. Başlangıçta ilk anlamıyla ya da en kaba anlamıyla tanıdığı sembol, kendisi geliştikçe, kendisine daha yüksek, daha derin sırlarını açıklayacak ve hakikate biraz daha yükselerek bakmasını sağlayacaktır. Zaten öğretilerdeki, kutsal denilen metinlerdeki sembolizmin nedenlerinden biri de budur; yani kişiyi fazla yük altında bırakmadan, onun kaldıramayacağı derecede yüksek, kavraması güç karmaşık bilgilerle ezilmesine, yıkılmasına yol açmadan, derece derece, yavaş yavaş, anladığı oranda yükselmesini sağlamaktır. Bu konudaki ünlü bir söz şudur: “Alışık olmayan göze ışık, alıştıra alıştıra verilir.”

Sembolizmdeki benzeşim ilkesi

Sembolleri çözmede bilgi ve akıl, göz ardı edilemeyecek etkenlerse de, asıl etken “sezme”dir. “Sezme”de sezginin rolü varsa da “sezme” sezgi değildir. Her sembol bir bütünün, büyük bir işaretin bir parçasını içerir.Her ne kadar bir sembolde görünenden yola çıkılıyorsa da, her sembol, görüneni değil, görünmeyen bir hakikati içerir. Okültizmdeki terimlerle, “görünür âlem”in ilkelerinin keşfi “görünmez âlem”in ilkelerinin keşfine yardımcı olur. Evrensel denilen semboller büyük ölçüde görünür âlem ile görünmez âlem arasındaki benzerlik, paralellik, daha doğrusu uygunluk üzerine kurulmuştur. “Görünür-âlem”de “görünmez-âlem”i gösterebilmek için doğa-üstü (görünmez-âlem), kaçınılmaz olarak doğanın (görünür-âlem’in) araçları ve olanaklarıyla sembolleştirilmiştir. Görünür âlem ile görünmez âlem arasındaki benzeşme okültizmdeki ünlü “Yukarısı aşağıya, aşağıdaki Yukarıdaki’ne benzer” sözüyle ifade edilmiştir. Görünür âlemi görünmez âlemin tezahürü olarak kabul eden ve görünmez âlem ile evrendeki birtakım ilke ve yasaları görünen âlemden yola çıkarak anlamaya çalışan okültizme göre, insanın çevresi ve doğa da sembollerle doludur. Görünür âlem görünmez âlemin bir tezahürü, bir yansıması olduğuna göre, insanın beş duyusu ile algıladıkları, görünmez âlemin sembolleri durumundadır. Ama bu benzeşme prensibinde bir realite, bir “plan”, bir âlem kendisinden bir alt realite, “plan”, âlem ile simgelenebilmekle birlikte, bunun tersi olamaz. “Alt”, “üst”ü simgeler,”üst” “alt”ı simgelemez. Bir başka deyişle dış, içi simgeler; iç, dışı değil. Okültizme göre bir sembol daima, en azından bir “üst”ü ifade etmek için vardır ve varlık nedeni de budur.

Sembollerin masal ve mitolojilere geçiş nedeni

Bir sembol “açıklayıcı” niteliğinin yanısıra “gizleyici” niteliğe de sahiptir. Eski çağlarda inisiyeler ezoterik bilgileri inisiyasyon topluluğu dışında kalanlardan tümüyle gizlemezlerdi. Ezoterik topluluklar, avam-ı beşer denilen dışarıdakilere hakikatleri sembolik kılıklara sokarak, birtakım benzetmelerle vermeye çalışırlardı. Örneğin eski Yunanistan’daki inisiyasyonlarda, zaman zaman halka açık olan inisiyatik törenler yapılır ve bu törenler sırasında ezoterik bilgiler, yer yer müzik eşliğinde, bir tiyatro eserini canlandırır tarzda sunulurdu. Başvurulan yöntemlerden biri de sembolik hikayeler anlatmaktı. Avama hakikatlerin gereken kadarı, onların anlayabileceği düzeye indirgenerek hikayelerle anlatılırdı. İnisiye bu anlatım sırasında, kullandığı sözcük ve işaretlerde, hitap ettiği zümrenin anlayış düzeyine göre değişiklikler yapardı. Bu hikayeler, bu sözlü aktarımlar kısmen değişikliklere uğramışsa da günümüze kadar ulaşmıştır; halk masalları ve mitolojilerdeki efsanelerin hatırı sayılır bir kısmı, inisiyatik serüveni anlatır. Sembolizmin inisiyasyonlar, dinler ve rüya’lardaki nedenleri farklıdır.

Sembolizmin inisiyasyonlardaki nedenleri

Sembolizmin inisiyasyonlardaki temel nedenleri şöyle açıklanır:

1- Kimi hakikatlerin o hakikatleri öğrenme liyakatine ulaşmamış kişilerden gizlenilmesi gereği. Bunun üç temel nedeni şunlardır:
a- Gelişim düzeyi geri, dogmatik insanların hakikatlere ait bilgileri açıklayan hikmet sahiplerine karşı her devirde tehlikeli, tutucu tepkiler göstermiş olmaları.
b- Hakikatlere ait bilgilerin o bilgilere gereksinimi olmayanlardan, yani gelişim düzeyleri gereği, gelişim gereksinimleri henüz bu yolda olmayanlardan ve o bilgilerin taşıdığı enerjiyi kaldıramayacak olanlardan saklı tutulması. Çünkü hakikatlere ait bilgiler bir tür enerji gibidir ki, kapasiteleri uygun olmayanlar bu enerji yükünü kaldıramazlar ve bu yük onlara yarar değil, zarar getirir. Dolayısıyla hakikatlere ait bilgiler bu enerji yüklerini henüz kaldırabilecek kapasitede olmayanlardan, sembollere büründürülerek gizlenir.
c- Hakikatlere ait bilgilerin ehil olmayan ellere geçmesi tehlikesi: Hakikatlere ait kimi bilgiler bir tür silah gibidir, ehil ve iyi niyetli olmayanların ellerine geçmemesi gerekmektedir.
2- Hakikatlere ait bilgilerin avam-ı beşer tarafından bilinmesi gereken kısmının, onların anlayabilmesi için, daha sade, daha basit kalıplara indirgenmesi